Eskilerden bir şarkı açtı. Bir sigara yaktı. Tütünün yanma sesi şarkının melodisine karıştı. Ciğeri miydi yanan tütün müydü, çok anlayamadı.
Bir süre öylece uzaklara daldı. Biri uzaklara dalıyorsa, geçmişi çapalıyordur kesin.
Gözleri, odanın penceresinden dışarıdaki karanlığa kaydı. Pencerenin ardından sokak lambasının sarı ışığı titreyerek yanıyordu.
Geçmişin tozlu sayfalarını çevirdi zihninde. Her bir nota, her bir duman halkası, ona yaşadığı anları tekrar yaşatıyordu.
Bir zamanlar yanında olan dostları düşündü. Her biri farklı yollara savrulmuştu, ama anıları hala onunlaydı. Birlikte gülüp ağladıkları, hayatın getirdiği zorlukları ve sevinçleri paylaştıkları günlerdi. O anılar şimdi sadece zihninde birer hatıra olarak kalmıştı. Her biri, kalbinin derinliklerine işlenmişti.
Dışarıdaki dünya, içindeki fırtınanın aksine sessizdi. Tütünün yanma sesi ve şarkının melodisi, içindeki karmaşayı bir nebze de olsa yatıştırıyordu.
Geçmişin izlerini düşünürken, hatırladığı her detay, ona hayatın ne kadar değerli olduğunu hatırlattı. Her anı, her yaşanmışlık, onu bugünkü haline getiren yapı taşlarıydı.
Geçmişi çapalamak, eski dostların ve yaşanmışlıkların değerini bilmekti. Zaman zaman bu anılara dalmak, insanın kendini yeniden keşfetmesine ve hayatın anlamını sorgulamasına yardımcı olurdu. Şarkının son notaları çalarken, sigarasının son dumanını çekti. Geçmişle barışık, geleceğe umutla bakan biri olarak, o geceyi hatıralarıyla birlikte tamamladı.
Işığı kapatırken son kez pencereden dışarı baktı ve
" Hepinizi affettim" ...
Arzu Koloğlu