Şebnem Güngeçiren derKi
…E M E K…
Fotoğraflar paylaşıldıkça değerlenir, elbette.
Saklamak niye?.. ona da tamam fakat, sanal ortamlarda o korkunç hızdaki akışta her şeyi tüketirken bizler, fotoğrafı çeken kişiyi unutuyoruz, zamanla anonimleşiyor, onu da tüketmiş oluyoruz. Burada fotoğrafı çekenin önemsenmesine ve emeğine saygı duyulması gerekliliğine değinmek istiyorum.
Bir fotoğrafı çekmenin bazen ne kadar zor olabileceğini, fotoğrafı çekenin, o ekranda yansıyan görüntüden farklı bir ânı yaşadığını zaman zaman arkadaşlarım arasında anlatmaya çalışıyorum. Örneğin; lodosta dalgaları fotoğraflamaya çalışırken yosunlu yerde kayıp düşmek, hâttâ denize de düşme tehlikesi, veya sabahın altısında günün ilk ışıklarını beklerken, bir köpek çetesinin ortasında kıstırılmak gibi. O saatte kalkıp gün doğumu çekemeden odaya nasıl gittiğimi ben bilirim.
O gün güneşin doğuşunu fotoğraflamaya çıktığımda kumsalda üç köpek uyuyordu. Otelin emektar köpeği Garip ise bahçede uyuyordu. Ben fotoğraf çekmeye başlayınca, kumsaldaki köpekler çevremi sardılar. Biri oldukça sinirli havlıyor, diğeri de yanıma yanaşıp tatlı tatlı bakıyordu. Yanıma geleni sevdim, konuştum üstüme çıktı. Sanki bana mesaj vermeye ortamı da yumuşatmaya çalışır gibiydi. Bir bana bir havlayana gidiyor onu da sakinleştirmeye çalışıyordu. Sinirle havlayanda bir sakinlik yok hâlâ. Olduğum yerde kalakaldım. Baktım Garip sıvışmış. Güya kaç yıldır tanıyor beni. Yavaş yavaş otelin bahçesine geçtim, eşim cama çıkıp da kovalayınca biraz geri çekildiler. Odaya çıktım, gün doğumunu balkonda çekeyim dedim, aşağıdan yeniden havlamaya başladı. Kapadım perdeyi geçtim içeri, anladım o gün güneşin doğuşunu çekmek bana yasaklanmıştı. Bazen sabah saatlerinde köpeklerin saldırısına uğrayan ve hâttâ ölen insanların haberlerine rastlarız; dedim herhalde bugün böyle bir şey olacak.
Bir süre daha sabahın köründe kumsala gün doğumunu çekmeye gidememiştim.
İşte bu gibi sebeplerle, sanal alemde oturduğu yerden hiçbir emek sarfetmeden, izin alma gereği duymadan veya eser sahibini belirtme gereği duymadan, sayfasını "Alıntı" fotoğraflarla dolduran binlerce insana "Emeği" hatırlatmada bulunmak için bizler, fotoğrafa imzamızı atıyoruz.
Bu durum benim çevremde bazılarınca baştan yadırgandı fakat sonraları gördüm ki, onlardan da güzel fotoğraflarının altına imza atmaya başlayanlar oldu.
Birçok arkadaşım, kadraj, ışık gibi bazı noktalara dikkat ederek, daha güzel fotoğraflar çekiyorlar ve bu onlara daha da keyif veriyor.
Onların, daha doğru fotoğraflar çekmekten keyif aldığını gördükçe mutlu oluyorum.
Bazı fotoğraf sayfalarında "Fotoğraflar dedeme ait"..."İstediğinizi alabilirsiniz "...gibi mesajlar görüyorum, hayır, bu görüşü tercih edenlerden değilim, olamayacağım da. Eğer "Emeği-emeğe saygıyı" biliyorsak ve bundan söz ediyorsak, benim gibi düşünenlerin görüşüne de saygılı olabiliriz diye düşünüyorum.
Mümkünse, fotoğraf sahibine ulaşmaya çalışmak, o fotoğrafı çekeni de tanıma, diğer eserleriyle tanışma ve fotoğraf severlere tanıtma fırsatı sağlar.
Bir "fotoğraf" bazen birine şiir yazdırır, "resim" yaptırır bazen de hiç ummadığın bir anda, morale en çok ihtiyacın olduğunda, yüzünü güldürür.
İlham verir. Eğer fotoğraflarımdan biri bile birine ilham verebiliyor ve ona şiir yazdırabiliyorsa ne mutlu bana. Ve ben fotoğrafıma şiir yazan bir genç kız tanıyorum.
Büyümüşsün isimli şiir kitabımda bir şiirimle, emek sahiplerine teşekkürüm şöyleydi,
Teşekkürler
Sarı için, turuncu için
Hani şu güneşin ardında bıraktığı
Biraz bana
Biraz sana...
Teşekkürler
Lacivert için
Dağdaki tepedeki eflâtun için
Göremediğim daha nice renk için
Rengarenk çiçekler için
Hani şu tepelerin ardından
Yamaçlara uzanan
Biraz sana
Biraz bana...
(Komşu Yayınları -2015)
İşte fotoğraflar böyledir, harekete geçirir. Elinden tutup seni sanata çağıran en güzel araçtır. Kendisi bir sanattır aslında. Gün gelir de fotoğraftan sanat eseri sayılabilecek özgün bir çalışma çıkarırsanız, bana göre sanattan sanat üretmiş sayılırsınız.
Fotoğraf, bakmayı değil "görmeyi" sağlar.
Seni sokağa, doğaya çıkarır, kabına sığmamayı öğretir. Sosyalleştirir, başka insanları, başka yerleri görmeni sağlar. Bunu, fotoğraf tutkusu olanlar çok iyi bilir.
Çocuklarınıza fotoğrafçılığı öğretmenin yanında birçok şey öğretmiş olursunuz.
Fotoğraflar aslında sandığımızdan çok şey anlatır. En mühimi de tarihe ışık tutan en önemli araçlardan biridir.
Fotoğrafçı değilim, bu dünyaya fotoğrafçılık oynamaya gelmiş, onlu yaşlardan beri fotoğraf çeken, hâlâ öğrenen tutkulu bir çocuğum diyelim.