Melissa Mey derKi
MEYkafası
-Eylül-
YAZ BİTTİ DEMEYİN ya da BİLMEYEYİM
Yaz bitti diyor şair,
“Yaz bitti !
yüksek sesle söylüyorum bunu kendime.
her yerde söylendiği gibi.
yaz bitti
yaz bitti
hiç bir şey, hiç bir şey
hiç bir şey
yalnızca üşüyorum şimdi”*
Şarkı sözlerinde tanımıştım onu ilk. Sonra şiirlerini okudum, sevdim daha çok. Hani yüreğe dokunan her şey sevilir ya öyle.
Bir de çocukluğa dair silinmeyen anılar yüreğe dokunuyor çok, orada kalıyor ve gitmiyor hiç. Şimdi bu son günlerinde yazın, aklıma o anılar geliyor.
Bir dolu şeyi unutan, zar zor anımsayan zihnim bu anları nasıl böyle net hatırlıyor?
Çocukken benim için dünya gibi büyük, bir masal gibi düşsel olan bahçemizin köşesindeki zeytin ağacı dibinde, her akşam günü denize batırır ardından gitti diye ağlardım. Güneşi göremezsem eriyip yok olacağıma inanırdım. Çocukluk işte.
Sonra o ıslak yüzümü lacivert göğe çevirip, sırt üstü toprağa uzanır yıldızları seyrederdim. O koyu ve sonsuz mavideki sayısız parıltı tesellim olur, her şeyi unuttururdu.
Cırcır böceklerinin sesi dışında ses olmazdı mesela. Ya da ben duymazdım. (Çocukken istediğiniz şeyleri duyarsınız sadece ve sadece istediklerinizi görürsünüz. Büyüyünce bunu yapmak ne kadar da zormuş öğrendim.)
Ne kadar sürerdi o hallerim bilmiyorum ama bana sonsuzmuş gibi gelirdi.
Sabah gözümü açan yine güneş ve onun göz kamaştıran sıcak dokunuşları olurdu.
Yaz mevsimi hep böyle geçerdi benden. Yediğim şeftalinin çekirdeğinden olmuş ağaçtan yerdim yine şeftalimi. Benimle büyüyen salkım söğütün dallarındaki salıncakta kurardım en güzel düşlerimi. O koca bahçe devleşir koca bir dünya olurken, okuduğum masalların tüm kahramanları yanımda belirirdi.
Dutların karasını üstümüze birlikte lekelerdik. Karpuz sularını birlikte akıtırdık yanaklarımızdan. Ellerimizi üstümüze siler sonra çeşmeye koşardık.
Anılarımda kalan hep o bahçenin binbir kokusu. Çileğin duta, şeftalinin kırmızı domateslere karışan binbir kokusu.
Tadında tuzlu yosun da olurdu. Deniz yakındı ve ulaşırdı bana iyotlu suyu.
Ne değişti onca yıl sonra? Hiçbir şey. Güneşe hala bağımlıyım. Adına şems diyorum sadece. Ve biliyorum ki onsuz olmuyor, o yüzden her güneşli günü içime biriktiriyorum. Yokluğunda onlara sığınmak için.
Şimdi, yıllar sonra hala en sevdiğim mevsim yaz.
Güneşin en kavruk anını bile şikayet etmeden seven, bekleyen ben
özlemle karşılıyorum onu.
Ne tatil, ne deniz ne kum ...
Benim için yaz aylarca sürecek yolumda kendimi yenileyip yeniden doğduğum en özel zamanlar.
Hala içimde hiç büyümemiş olan kız çocuğuyla güneşin olmadığı bir gün de çocukluğumdaki gibi eriyip yok olacağıma inanıyorum...
“yazın bittiği her yerde söylenir
söylenmeyen şeyler kalır geriye” diyor şair *
Bu gece bulutlar arasında hala görünen bir kaç yıldızı seyrederken, düşünmeden edemiyorum. Endişeliyim. Şimdi bitecek mi bunca güzel sıcak güneşli gün? Içimi kıpır kıpır eden umut. Soğuk ve gri günler mi gelecek? Evet güneş görünecek gün ışığında belki. Peki ya yıldızlı geceler? Onlarsız nasıl olunur ki?
Yaz bitti! Yaz bitti! Içimden bi dolu güzel anı düştü göğe… Sonrası bi şiir geriye kalan
“Sadece güneş değil
şu serin deniz havasını ısıtan.
İnsan,
güzel bir an(ı) ile de ısınırmış
ruha dokunan.”
melissa mey
ağustos’2017
* yaz bitti şiiri murathan mungan
1978 yılında Niğde’de memur bir aile...
“Aynur Görmüş” Kimdir? 17 Şubat...
2005 yılında Günlerden Bir Gün romanı ile ede...
İstanbul’da doğdum, Pertevn...
1976 yılında İstanbul’da doğdu. Y...
1975 yılı Düzce doğumludur. Anadolu üniver...
1974 yılında doğdu. Amasya Merzifonludur....
1986 yılı Bulgaristan doğumlu olan İbrahim Ko...
Almanya’da doğdum. İlköğretim 1. sınıfı...
İlkim öz, Ankara doğumlu olup Hacettepe ünive...
...
1974 yılında Denizli’de doğdu. İstanbul...
Orçun Oğlakcıoğlu 1974 yılında Denizli’...
1989 yılında İstanbul Lisesi'nden, 1993'te...