Melih Yıldız derKi;
OKB’ye ‘Benden Bu Kadar’
Toplumda en fazla görülen ruhsal bozukluklardan biri de Obsesif Kompulsif Bozukluktur (OKB). OKB, genel olarak; aşırı temizlik, aynı çatal ve kaşığı kullanma, sürekli olarak aynı koltuğa ya da sandalyeye oturma, eşyaların ya da çizgilerin simetrik olmasına önem verme, kaldırım çizgilerine basmadan yürüme, yürürken her tabelayı okuma, insanlara ve hayvanlara fiziksel temas kur(a)mama, sürekli olarak el yıkama vb. gibi yineleyici davranışlar şeklinde kendini gösterir. Bu davranışların düşündeki boyutuna obsesyon, düşüncelerin davranışa yansımasına ise kompulsiyon adı verilir.
OKB’si olan kişiler, takıntılarının saçma olduğunu bildiği halde yineleyici davranışları göstermeye devam eder. Bu durum kişilerin yaşamında; ciddi zaman kaybına, sosyal ilişkilerin ve günlük yaşamın farklı alanlarında bozulmaya neden olur. Bazı kişilerde de takıntılı düşünceler, aşırı temizlik, düzenli olma hali, eşyaları belli bir simetriye göre dizme gibi özellikler hastalık olarak ortaya çıkmamış, kişiliğe oturmuştur. Bu tip kişiliklere, ‘Obsesif Kişilik’; daha ileri boyutuna ise ‘Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu’ adı verilir.
Günlük hayatımızda sıkça rastladığımız bu bozukluğa; yönetmenliğini James L. Brooks’un yaptığı, 1997 yılında vizyona giren, Helen Hunt’a en iyi kadın, Jack Nicholson’a da en iyi erkek oyuncu ödülünü kazandıran ’Benden Bu Kadar’ filminde, aşk romanı yazarı olan Malvin Udall karakterinde rastlıyoruz.
OKB’nin dışında homofobik belirtiler de gösteren Malvin, filmin henüz başında hiç sevmediği eşcinsel komşusu Ressam Simon’un köpeği ile apartmanın içinde karşılaşır. Köpek o sırada tuvaletini yapmak üzeredir. Malvin, köpeğin sahibinden nefret ettiği gibi köpekten de tiksinmektedir. Köpeği apartmanın içinde görmesiyle birlikte telaşa kapılır, ne yapacağını bilemez. Birçok OKB tanısı almış kişilerde görüldüğü gibi Malvin de, böyle durumlarla mücadele etmek için cebinde taşıdığı eldivenleriyle, köpeği kucağına alarak onu apartmandan dışarıya çıkartmak ister ama o sırada köpek tuvaletini yapmaya başlar. Durum böyle olunca da köpeğin dışkısı kendisine sürüneceği endişesi ile köpeği çöpe giden kapaktan içeriye atar. Aslında Malvin’in tiksindiği ve kaçtığı şey köpek değil, köpekten kendisine bulaşacağını düşündüğü pisliktir.
Malvin, köpeği çöpe attıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi davranır. O anda Simon, kapıyı açmış ve köpeğini aramaktadır. Karşısında Malvin’i görür. Köpeğine zarar vermiş olabileceğini düşündüğünden, onu görünce endişesi daha da artmıştır ama yine de ona köpeğini sorar. Malvin ise köpeği görmediğini söyler ve restorana gitmek yerine hemen eve geri döner. Malvin’in eve girmesiyle birlikte OKB’nin bir başka belirtisine de şahit oluruz. Eve girip kapının kilidini tam beş kere, açıp kapattıktan sonra kapının kilitlendiğine emin olduğunu gözlemleriz. Malvin’in bu davranışı ise bize OKB’nin tekrar ettirici özelliğini göstermektedir.
Malvin’in OKB’ye dair belirtileri bununla da sınırlı kalmaz. Köpeği tuttuğu eldivenleri yıkamak yerine, çöpe atmıştır. Yıkanıp temizlenebileceğini bilmesine rağmen, kafasındaki düşüncelerin esiri olur ve eldivenleri çöpe atar. Tabii eldivenleri çöpe attıktan sonra da ellerini belli bir sayıda yıkamayı ihmal etmez. Ellini bir kere yıkadıktan sonra sabunun kirlendiğini düşünerek çöpe atar ve yeni bir sabun paketi açarak ellerini yıkmaya devam eder. Burada da OKB’si olan kişilerin, temizlik kompulsiyonlarının en net örneğini izleriz.
Malvin, ellerini yıkarken kapı çalar. Simon’un arkadaşı Frenk, bir eğlencede köpeği onun çöpe attığını öğrenmiştir. Adam çok sinirlidir ve Malvin’i dövmek ister. Malvin ise adamın onu dövecek olmasından değil de ona dokunacak olmasından endişelidir. Çünkü insanların ona fiziksel olarak temas kurmasından çekinir ve bu yüzden de sürekli olarak insanlardan kaçar. Onun düşüncesine göre insanlarla fiziksel temas kurduğunda, onların tüm mikropları kendisine bulaşacaktır. Bu düşünceler, OKB’si olan birçok kişide görüldüğü için bu bireyler insanlarla fiziksel temas kurmaktan çekinir. Gözlenen bu davranış da karşı taraftaki insanlar tarafından tuhaf karşılanır; tıpkı Frenk’in, Malvin’in davranışını tuhaf karşılaması gibi…
Malvin, Frenk’ten kurtulup, temizlendiğine ikna olduktan sonra, her gün düzenli olarak gittiği restorantın yolunu tutar. Tabii giderken de kaldırımın çizgilerine basmamaya dikkat eder. Çünkü OKB’si olan kişilerin bazılarında Malvin’de de görüldüğü gibi çizgilere basmadan yürüme obsesyonları vardır. Sonunda Malvin, her türlü zorluğa rağmen restoranda ulaşır. Ama burada da obsesyonları onu rahat bırakmaz. Sürekli kendisine hizmet etmesini istediği Garson Carol’un, onunla ilgilenmesini ister. Tabii her zaman düzenli olarak oturduğu masaya oturmak ve kendi getirdiği plastik çatal bıçak ile yemek yemek şartıyla... Bu da hem orada çalışanları, hem de Malvin’i çok rahatsız eder. Ama duyulan bu rahatsızlıklar Malvin’i davranışlarından alıkoyamaz. Eğer başka bir müşteri o masada oturuyorsa bile bir şekilde onları rahatsız edip kaldırır. Tıpkı filmin başında ırkçılık yapıp, bir çifti masadan kaldırdığı gibi…
Malvin’in hayatı restorandan eve döndükten sonra değişmeye başlar. Komşusu Simon, resmini çizmek için eve aldığı model ve arkadaşları tarafından soyulur, darp edilir. Simon, hastaneye kaldırılır ve köpeği Verdel’e bakacak kimse yoktur. Frenk de köpeği zorla Malvin’e verir. Malvin ise Frenk’ten korktuğu için hiçbir şey diyemez ve köpeğe bakmak zorunda kalır. Tabii köpeği yine eldivenle tutar ve fiziksel temas kurmaktan çekinir.
Malvin’in başına gelenler sadece bununla sınırlı değildir. Garson Carol da oğlunun hastalığından dolayı işi bırakmıştır. Malvin, tekrar restoranda gittiğinde bu durumu öğrenir ve çılgına döner. Carol’un geri dönmesi için peşine düşer. Evini öğrenir ve Carol’u ikna etmeye çalışır, ama edemez. Çünkü Carol da oğluna karşı bağımlı kişilik özellikleri geliştirmiştir. Bu yüzden işi bırakıp oğluyla ilgilenmek ister. Tabii Malvin aç kalacağım korkusuyla; yeni kitabının geliriyle Carol’un oğlunun tedavi masraflarını karşılar ve onu özel doktorlara tedavi ettirir. Carol bu duruma şaşırır ama yine de işine döner.
Bu olaylardan sonra Malvin’in, sosyal hayatında da iyileşmeler görülür. Carol’dan da duygusal anlamda hoşlanmaya başlamıştır. Malvin, Carol ve Simon ile bir seyahate gitmek zorunda kalır. Ama orada da obsesyonları onu rahat bırakmaz. Carol çok mutlu olduğu için eğlenmek ister; ama Malvin, bir duş alıp öyle gidebileceklerini söyler. Ancak Malvin saatlerce duştan çıkamaz, çünkü OKB’si olan kişiler temizlenemedikleri düşüncesiyle saatlerce duşta kalabilir. Bu yüzden saatler sonra duştan çıkabilmiştir, Malvin. Sonunda Carol ile bir restoranda gidebilmişlerdir. Ama bu restoranda girmek için ceket giymek zorunludur, Malvin’in de ceketi yoktur. Bu yüzden garson ceket vermek ister ama Malvin ceketin kirli olduğunu düşündüğü için onu giymez. Hemen yakınlardaki bir yere gidip kendisine yeni bir ceket alır ve restoranda girer. Bu durumu gören ve Malvin’in garip davranışlarından etkilenen Carol, hemen restorandı terk eder.
Seyahatten döndükten sonra Carol, Malvin’e bir daha görüşmeyeceklerini söyler. Malvin ise bu duruma çok üzülür. Bu arada Simon’un da olaydan sonra işleri bozulmuş ve haciz ile evini kaybetmiştir. Bunun üzerine Malvin’in yanında yaşamaya başlar. Simon, o akşam Malvin’i ikna eder ve Carol’un evine gidip tüm duygularını ona söylemesi gerektiğini söyler. Malvin de Simon’u dinler ve Carol’un evine gidip zor da olsa onu ikna eder. Malvin, hislerinin esiri olarak da hayatında ilk kez birisini öper, o da Carol olur.
Malvin’in son dönemlerde yaşamış olduğu olaylar, ona OKB’si ile mücadele etmesini öğretmiştir. Takıntılarının üzerine gitmek zorunda kalması, çoğu belirtilerin azalmasını sağlamıştır. Zaten OKB tedavilerinde en etkili terapi yöntemi olan BDT’de de; tedavi sürecinde kişiye, takıntılarının üzerine gitmesi söylenip, ödevler verilir ve böylece kişinin davranışlarında belirgin bir düzelme beklenir. Tıpkı Malvin’in farkında olmayarak, obsesyonlarının üzerine gidip, tiksindiği ve tekrarladığı davranışlarında azalma olması gibi. Yoksa Malvin takıntıları ile mücadele ederken, ne Simon ile dost olabilir ne de Carol ile aşk yaşayabilirdi.
Melih Yıldız