Denizkızının şarkısı

Gözlerimi kapattım, tuzlu ve nemli yosun kokulu bir sahilin en kıyısında.

Gün çoktan batmış, Ay çıkmış en hilâl hâli ile ortaya. Ve koyu lacivert bulutları yırtmış büyülü ay, gökyüzü sanki çarşaf, ya da kâğıttan bir şiirsel sayfa âdeta.

Yanımda bir şişe şarap, hani en kızılından. Ruhum sarhoş olsun istiyorum, firar etsin bu gece, kurtulsun tüm hudutlarından.

Bildiğim tüm şarkıları unutuyorum bu gece, şimdi yeni şarkıların, yeni tınıların peşinde koşuşturuyorum, kumsalda yürüyen ayaklarım kadar çıplak ruhum da...

Haylaz bir çocuk gibiyim bu gece.

Sanki bir denizkızı çıkıverecek aniden karşıma, beyaz köpüklerle süslü lacivert deniz dalgalarının arasından. Ve ben büyüleneceğim, gözlerim tutuklu kalacak o muhteşem güzellikteki deniz kızının karşısında…

Bembeyaz köpüklerin arasından, gökyüzündeki yıldızlar gibi ışıl ışıl parlayan o denizkızı, gelip oturacak yanı başıma.

Gözlerimi kapayacağım usul usul, ve deniz kızının şarkısını dinleyeceğim, evrendeki tüm sesleri susturacak kalbim.

Ve başlayacak denizkızının şarkısı, bilmediğim bambaşka bir dilde ve armonide.

Sonra uzanacağım sırt üstü kumlara, lâl bir şarapla değil, büyülü ay'ın ışığı ile sarhoş olacağım âdeta.

Sonsuza dek sürecekmiş gelecek bana, dilini bile bilmediğim ama kalbimin şifresini çoktan çözdüğü bu şarkı.

Zaman zaman içerisinde akıp gidecek ve ben kaybolacağım kendi girdabımda.

Derken, martı çığlıklarıyla, kızgın güneşin tenimi yakan ışıltılarıyla gözlerimi açacağım yeni bir sabaha.

Hafızamdan silinecek duyduğum o melodi ve yine yetim kalacak gitarımın telleri.

Ve ben yine bir başka ilhamın rüyasına uzanacağım, güneş ay'a teslim ederken yerini usulca.

SERPİL KAYA