Tutarsızlıklar

Yorum/İnceleme: Aynur Kulak

“Düşünmeye devam edenler kalkış noktalarına asla geri dönmezler.”

Marcus Steinweg

Dünya politik midir yoksa giderek apolitik bir hal mı alıyor? Çok tartışılan bir durum. Fakat şunu kesinlikle biliyoruz ki, dünyanın apolitik hale gelmesi demek kapitalizmin bitmesi demek. Daha doğrusu kapitalizmin uyuşturucularından birinin devre dışı kalması demek. Big Brother’ın bunun gerçekleşmesini isteyeceğini hiç düşünmüyorum. Dünya bu konuda tutarsız davranmaya, aslında istemiyor gibi gözükürken yan cebime koy demeye devam edecek, birileri de bu konuları kafaya takıp olagelen devasa tutarsızlıklara çekiçle biçim vermeye çalışacaklar. Bunlardan biri Marcus Steinweg.

Çekiçle Felsefe Yapma

İthaki Yayınları tarafından yayımlanan bir Marcus Steinweg kitabı olan Tutarsızlıklar’ı okurken 1971 yılı doğumlu olan felsefecinin bu çağın hastalığına yakalanmışçasına asla onulmayacak veya tatmine götürmeyecek bir arayış içinde olduğunu görüyoruz. Bu iyi bir şey. Zira bu çağda bir felsefecinin, özellikle de çekiçle kuyu kazmaya kalkan bir felsefecinin yapması gereken en doğru hareket bu olmalı. Kendisine ve düşüncelerine Aşikarlık Dehşeti ve Sahte Kesinlikler kitabından da aşinayız zaten. Halihazırda Berlin Sanat Üniversitesi’nde dersler veren Steinweg’i asıl sevme sebeplerimizden biri de bir felsefeci olarak sanat ve felsefe arasındaki kesişimlere odaklanıyor olmasıdır.

Bazen bir paragraf bazen sadece bir sayfa süren 136 başlığın atıldığı konular ile karşı karşıyayız. Salt felsefe adına, felsefe ve sanat adına yeni bir arayış içinde olan Steinweg düşüncelerini paylaşmakta son derece cömert. Ona bu cömertlik ortamını sağlayanın genelde sanat olduğunu düşünsem de (her şeyden önce bir sanat sever olarak) ilham aldığı felsefecilerin çok değerli felsefeciler olması da bunda çok büyük etken elbet. Friedrich Nietzche, Georges Bataille, Gilles Deleuze, Ludwig Wittgenstein bunlardan bazıları.

Bulmak Adına Felsefe

Post-eleştirel çağda her şeyin farkında ve farkında olduğu şeyleri dile getirme ustalığında olan Steinweg ihtiyacımız olan şeyleri bize direk söylemek yerine, onları bizim bulmamızı sağlama çabasında. Bu çabayı sarf ederken bir yandan felsefenin temelini ve öncülerini kavramaya çalışmakta diğer yandan sanatla ve güncel sanatçılarla olan diyalogunu sürdürmekte. Bu çağ çok hızlı bir çağ çünkü. Bu çağda hem felsefe yapmak, bu felsefeyi sanatla birleştirmek ve olup biteni bir bütünlük halinde aktarabilmek güç gerçekten.

Fakat imkansız değil. Steinweg, artık bu çağda imkansız gibi görüneni tüm felsefecilerden, tüm söylemlerden, tüm eleştiriden, somut veya soyut tüm varsayımlardan yararlanarak imkanlı hale getirmeye çalışıyor, saf bir çabayla.

Birkaç başlıktan örnek vermem gerekirse;

Klişe

“Çoğu kez, “Bu bir klişe,” deyip klişe klişesini besleriz.”

Aşikarlık

“Aşikar olan şiddet içerir,” der Barthes ve böyle güçlü bir cümle yazmış olması sayesinde haklıdır. Aşikarlık işte o kadar kahredicidir.

Eleştirel

İnsan aslında fırsatçı, hodpesent ve aptal olduğunda eleştirel sayar kendisini. İnsan kendisini politik sayar ama doğru olandan medet umarak epeydir apolitikleşmiştir.

Unsur

Düşüncenin yeri, çevresi, durumu, gerçekliği ve unsuru nedir? Bu sorulara verilecek yanıtlar onların yetersizliğine, dar görüşlülüğüne ve gerici niteliğine işaret edecektir.

Tutarsızlıklar kitabını alıp okumanız dileğiyle.

Tutarsızlıklar

Yazar: Marcus Steinweg

Yayınevi: İthaki Yayınları

Çeviri: Erkal Ünal

Türü: Felsefe

Yayın Tarihi: 2019

Sayfa Sayısı: 134