Emine Özdemir derKi
FOTOĞRAF KARESİ
Ankara, günlerdir yağmurlu. Toprağın nemine inat, yukarıdan olanca sıcaklığıyla bana bakan güneşten cesaretle, yayıldım çimlerin üzerine. Kuş seslerinin arasına, topuklu ayakkabı tıkırtısı karışıyor ara ara. Tam olarak göremediğim bir noktada, genç bir çiftin kahkahasını duyuyorum. Tam yanı başımda ise, birbirine sarılmış bir çift daha. Tek kelime etmeden etrafı izliyorlar. Arada bir ağlayan sevgilisini öpmese adam, kendilerine dair en ufak bir yaşam belirtisi yok. Binlerce sesli sessiz cümle asılı havada. Ve onca gürültüye rağmen, ben yalnızca benim duyduğum sessizliğin tadını çıkarıyorum keyifle. Az evvel, orta yaşlarda bir çift fotoğraflarını çekmemi rica etti. Çektim. Hem de beğenmeme ihtimallerine karşı birkaç poz birden. Özellikle arkalarındaki eğitim fakültesinin görünmesini istediler ve yıllar evvel mezun oldukları okulda başlayan arkadaşlıklarını anlattılar ayaküstü. Yıllar sonra bugün orada bulunma sebepleri ise kızlarının aynı bölümden mezuniyetiymiş. Ne mutlu. Sonra da rahatsız ettikleri düşüncesiyle özür dileyerek, defalarca kez teşekkür ettiler yüzlerinde sıcacık bir gülümsemeyle. Çok geçmedi ki, sigara izmaritini yere atan bir kadını uyarmak zorunda kaldım. Yani bu kez sessizliği bozan taraf ben olmuştum. Karşılık olarak "çok bilmiş" olmakla ödüllendirildim, yüzünde nefret dolu bir ifadeyle. Sonrası malum, muhatabına ulaşmadan uçup giden bir sürü kelime. Anlayacağınız, önemsiz bir iş yaptığımı düşünürken kendimi önemli hissettiren de insandı, önemli bir iş yaparken değersiz hissettiren de...
Demem o ki; ansızın karşımıza çıkar bazı insanlar, ya da bir şekilde biz onların hayatlarına dahil oluruz. Bunun için uzun vakitler geçirmeye de gerek yok üstelik. En minik ihtimalle birbirimizin hayatına sızan bir fotoğraf karesiyiz işte. Bugünümden birkaç yıl sonrasını düşündüm de şimdi, beni bilmişlikle suçlayan o kadının silüetini unutmuş olacağım kuvvetle muhtemel ama o bir gün mutlaka bana hak verecek ve aksi tepki verse dahi yaşadığı utanç hissiyle beni hiç unutmayacak. Fotoğraflarını çektiğim o çifte gelince, ne onlar ne de ben eminim ki birbirimizi hiç unutmayacağız. Onlar o fotoğrafa her baktıklarında o anı donduran beni anımsayacaklar, bense her kampüse gidişimde aynı sevinci benim için yürekten dileyen o çifti. Ansızın bize dahil olan her şey; duyduğun bir söz, dinlediğin bir şarkı, tebessüm ettiğin bir insan, tuttuğun bir el, okuduğun bir şiir... Bunların hepsi hayatını baştan aşağı değiştirme ihtimaline haiz, yaşamımıza sızan ihtimaller. İdrakına varabilirsek şayet, en kötü senaryolar da en mutlu hayaller de olası. Hatta an meselesi...
Emine Özdemir
Ankara - 2018
79 Düzce doğumluyum. Şu an Ankara'da yaşıyor olsam da ruhumun büyük bir kısmı sanırım halâ orada. Yaptığım en şahane şey kızım. Bundan cesaretle...
1978 yılında Niğde’de memur bir aile...
“Aynur Görmüş” Kimdir? 17 Şubat...
2005 yılında Günlerden Bir Gün romanı ile ede...
İstanbul’da doğdum, Pertevn...
1976 yılında İstanbul’da doğdu. Y...
1975 yılı Düzce doğumludur. Anadolu üniver...
1974 yılında doğdu. Amasya Merzifonludur....
1986 yılı Bulgaristan doğumlu olan İbrahim Ko...
Almanya’da doğdum. İlköğretim 1. sınıfı...
İlkim öz, Ankara doğumlu olup Hacettepe ünive...
...
1974 yılında Denizli’de doğdu. İstanbul...
Orçun Oğlakcıoğlu 1974 yılında Denizli’...
1989 yılında İstanbul Lisesi'nden, 1993'te...