Ne de hazırmışız Yeni Dünya tanımına... İhtiyaçlar farklı farklı olsa da hepimizin şikayet ettiği şeyler varmış. Tüm verilere sahip olmadan yapılan sentezler ve sonrasında ardı ardına oluşturulan tezler ve antitezler çarpışırken bile dualitenin o sihirli mekanizmasına sığınıyoruz. Tanrının karşıtı gibi oluşturulan Şeytan figürünü dualite diye sarmalayıp aslında her şeyin Tanrıdan olduğu gerçekliğinden uzak tutarak yapay bir Tanrısal gücün korunabileceğine inanan düzen kendine yeni oyun alanları açarken, biz Yeni Dünya tanımını tartışıyoruz.
Sorgulayan ve hakikate ulaşmak için çaba gösterenler de sadece söylenenleri dinleyip, harfiyen uyanlar da yaşama telaşında... Antroposen çağın sonuna mı geldik? Yani insanoğlunun Dünyaya etkisinin onu tüketme boyutuna getirdiği bencilliğinin sonuçlarını mı yaşıyoruz? Bütünsel anlaşmayı bozan bilinç sahibi canlılar olarak Dünyayı sistemli yok edişimizin sonucunda insanoğluna dur ve düşün, içine dön ve arın diyen bir uyarı mıdır yaşadıklarımız? Yoksa yapay olarak yine insanoğlunun üretip giderek azalan inanç sistemleri yerine ekonomik ve yönetimsel gücü arttıracak yeni bir düzen kurma macerası mı?
İlk tezi hakettiğimiz gerçeği bazılarımızı bu tezin doğruluğuna kolayca ikna etse de ben doğanın ve hatta evrenin bir ders verme peşinde olduğunu düşünmüyorum. Evet bütünsel anlaşmayı hatta kendi içimizde toplumsal anlaşmaları bozduğumuz doğru. Doğaya, canlılara hatta kendi varlığımıza sürekli zarar verip, bireysel güç zehirlenmesi içinde Dünyayı yönetme hırsıyla yaşamı yok ettiğimiz doğru. Ve böyle giderse teknolojik gelişmelerle birlikte insanların robotik bir yapıya bürünüp önce güçlünün zayıfı, sonra da güçlünün yarattığı yeni sistemin kendini yok ettiği zamanları yaşama olasılığımız yüksek. Dünyayı yok eder miyiz veya Dünya dediğimizin nasıl bir yaşam alanı olarak kalacağı meçhul ama bu gidişle geçmişe özlem duyanlarımızın sayısının gün geçtikçe artacağı kesin.
Bugün yaşananlar ise bana hala toplumsal anlaşmaların ve birliğin bozularak daha çok güç ve kontrol isteyen aklın medyayı ve ellerindeki tüm enstrümanları kullanarak yaratmayı çalıştıkları yeni düzene geçiş simülasyonu olarak geliyor. Kriz anlarında fikir üreten ve duygularına sahip çıkmayı başarabilmiş, bütünsel anlaşmaya uygun yaşamaktan yana, doğaya, tüm canlılara ve kendine saygısı olan, sevgi frekansında yaşamayı seçmiş, hakikatin her zaman gölgeleri yok edebileceği bir ışık kaynağı olduğunu bilen bireylerin yaratılmak istenen özgürlük görünümlü teknolojik esarete boyun eğmeyerek mücadele etmesi gerekliliği de tam bu yüzden...
Orçun Oğlakcıoğlu 1974 yılında Denizli’de doğmuştur. Lise öğrenimini Denizli Anadolu Lisesi’nde, üniversite eğitimini ise Orta Doğu Teknik...
1978 yılında Niğde’de memur bir aile...
“Aynur Görmüş” Kimdir? 17 Şubat...
2005 yılında Günlerden Bir Gün romanı ile ede...
İstanbul’da doğdum, Pertevn...
1976 yılında İstanbul’da doğdu. Y...
1975 yılı Düzce doğumludur. Anadolu üniver...
1974 yılında doğdu. Amasya Merzifonludur....
1986 yılı Bulgaristan doğumlu olan İbrahim Ko...
Almanya’da doğdum. İlköğretim 1. sınıfı...
İlkim öz, Ankara doğumlu olup Hacettepe ünive...
...
1974 yılında Denizli’de doğdu. İstanbul...
Orçun Oğlakcıoğlu 1974 yılında Denizli’...
1989 yılında İstanbul Lisesi'nden, 1993'te...