Bazı kitap isimleri ilkbaharın gelmesi gibidir. Güneşin daha erken doğmaya başladığı, ışığın en dipte kalmış köşelere sızdığı, en gölgede kalan yerlerin bile uzun soğuklardan sonra aydınlığa kavuştuğu ilkbahar. Gökyüzünün yükseldiği, otların kalktığı, ıhlamur ağaçlarının çiçeğe durduğu ilkbaharı bir edebiyat severin kitaplarla karşılaması kadar güzel ne olabilir. Friedrich Schiller kitabı Ihlamurlar Altında Gezinti böyle kitaplar arasında yerini alıyor hiç şüphesiz ve doğanın ilkbaharla birlikte uyanışı bir kitapla ellerimizin arasına geliyor. Friedrich Schiller 18.yüzyıl Alman Edebiyatı’nın önemli isimlerinden. Aslında Alman tiyatrosunun standart repertuvarında dramlarıyla yerini alan Schiller için kalemi çok güçlü bir yazar diyebiliriz ilk etapta. Kültür sanatın içinde tiyatro türünde yer alıp, o şekilde tanındığından öykücülük yönü çok bilinmez fakat dediğim gibi kalemi çok kuvvetli bir yazardır o ve bir tiyatro oyunu veya bir edebiyat metni, ne yazıyor olursa olsun güçlü kalemi, anlatımı, hikaye biçimi ile kendini hemen belli eder. Ihlamurlar Altında Gezinti işte böyle bir kalem gücü, anlatım etkisiyle yazılmıştır.
Ihlamurla Altında Gezinti beş öyküden oluşmakta ve kitapla ilgili söylenecek ilk yorum tüm öykülerin kendinden mütevelli bir sahicilik arayışı içinde olması. Hatta yer yer anlattığı olaya ve kişilere bağlı olarak sahiciliği yakalaması. Bir tiyatro insanı olmasından da kaynaklı Friedrich Schiller’in dramın unsurlarını da çok iyi kullanması tüm öykülerde duygular bazında sahicilik hissinin direkt geçmesini sağlıyor. Hayatın içinde karşılaştığımız dramın konu edindiği tüm sahici gerçekler anlatılan öyküler etrafında vücut buluyor ve insanın toplumsal bir varlık olarak özellikle ceza ve yargı süreçlerinde nasıl bir etki altına girdiğinin psikolojik boyutlarını yansıtabilmek adına bayağı derine iniyor. İçinde bulunduğumuz psikolojik unsurlara göre olaylara nasıl tepkiler verdiğimiz, yargılarımız, cezalar, ahlak bir tesadüf sonucu veya ansızın allak bullak etmiyor hayatlarımızı. Her şey belli bir süreç ve o sürecin etkileriyle canlılık kazanıyor.
Özellikle insan psikolojisi söz konusu olduğunda ikili duygular veya içinden çıkılmaz ikilemler öyküler boyunca peşimizi bırakmıyor. Toplumsal normlar düşünüldüğünde ahlaki ikilemler, umutsuzluğa sürüklenen, suça itilen insanlar, bu insanların çıkmazları tüm öykülerde titizlikle işleniyor. Bireyin toplum içindeki yeri, düzenlenen yasalar, hukuk sistemi ve anlayışı onarılamaz psikolojik yaralara sebebiyet verebiliyor. Bu durum Friedrich Schiller için dramın başat unsuru. Yanında geçip gidemeyeceğimiz denli önemli, etkili ve yaşamın ta kendisi.
“Tiyatro eserleri ve romanlar, insan kalbinin en parlak taraflarını gözlerimizin önüne sererler; hayal gücümüz alevlenirken kalbimiz hissiz kalır; en azından bu yolla alevlenen kor sadece bir anlıktır ve gündelik hayatta sönüp gider.”
Ihlamurla Altında Gezinti’yi okuyun lütfen.
2005 yılında Günlerden Bir Gün romanı ile edebiyat dünyasına demir atmıştır. Kitapsever, kültür sanat meraklısıdır. Sevdiği, ilgisini çeken ne varsa a...
1978 yılında Niğde’de memur bir aile...
“Aynur Görmüş” Kimdir? 17 Şubat...
2005 yılında Günlerden Bir Gün romanı ile ede...
İstanbul’da doğdum, Pertevn...
1976 yılında İstanbul’da doğdu. Y...
1975 yılı Düzce doğumludur. Anadolu üniver...
1974 yılında doğdu. Amasya Merzifonludur....
1986 yılı Bulgaristan doğumlu olan İbrahim Ko...
Almanya’da doğdum. İlköğretim 1. sınıfı...
İlkim öz, Ankara doğumlu olup Hacettepe ünive...
...
1974 yılında Denizli’de doğdu. İstanbul...
Orçun Oğlakcıoğlu 1974 yılında Denizli’...
1989 yılında İstanbul Lisesi'nden, 1993'te...