Düşler Kapanı

Yeni bir yıla daha yaklaşırken, kalbinden isteyip planladığın, düşünce boyutundan henüz eyleme geçiremediğin hedeflerini yakalamak için sen de bir düş kapanı kurmaya var mısın?

Öncelikle düşlerimizi aramaya dair bu sorulara cevap bulmaya gönüllü olalım;

Düşlemek ne demek biliyor musun?
Şu an da imkanın olsaydı, hayatında hangi düşlerinin gerçekleşmesini isterdin, kalbin tutkuyla ne diliyor, ses verir misin ona?
En önemlisi de bu düşler sana mı ait, yoksa başkalarının beklentileri mi, bu ayrıştırmayı da yapmayı unutma!
Zihninin seni kandırmasına izin verme; imkansızlıklarını, kaynaklarını hatta mümkünlüklerini bile düşünmeden sadece sınırsızca düşler misin?

Çünkü önce temel ihtiyaç düşlerin olabilirliğini planlamak değil, gerçekten ama gerçekten neyi tutkuyla arzu ettiğin ve ne kadar odaklandığın olacak. Bu yüzden önce yaz birer birer, sonra zihninde tasarlamaya başla.

NASIL yaparım diye sorma, NE yapmak istiyorum diye sor kendine.

Nasıl sorusunda zihnin endişeye düşebilir, imkansızlıkları görebilir, hemen bahaneler üretebilir, önemli olan ben neyi düşlüyorum, nasıl bir yaşamda var olmak istiyorum diyebilmek. Nasıl olacağı sen yola çıkınca kendini gösterir, yeter ki yürekten çıksın o düş, kaynaklar bir bir serilir önüne, sen bile şaşarsın, sadece şüphe etme, inan.

Sonra buna ilham olabilecek durumları, bunu senden önce gerçekleştirebilmiş olan kişileri düşün, araştır, oku ve sadece yapmak istediğin şeye odaklan. Bir kişinin bile yapabildiği her şeyi herkes yapar!

Engellere, başarısız performanslara değil, bugün elinde olan ya da bulabileceğin kaynaklara, mümkünlüklere odaklanmak seni merkezine, şimdiye getirir. Bu da geçmiş başarısız tecrübelere ve geleceğe dair duyduğun kaygılara odaklanmanı azaltır. Çünkü düş sadece şimdide kurulur, gelecekte olmasını dilediğin şeyleri bugün olmuşcasına yaşatabildiğinde bedenine mümkün. Bu ancak inançla olabilir. Düş zamandan, mekandan bağımsızdır. Sen düş’le, olasılıklar dünyasında zaten bütün gerçekleşmeler var, hiç bir şey yoktan var edilmiyor çünkü, sadece kalbinin enerjisi ile ona odaklanarak var olanı sen kendi dünyanda da yarat, yaşat o düşü.

Zihnine kapılmamaya çalış, çünkü o seni geçmiş tecrübelerinle, geleceğe dair kaygılanmaya götürmeye meyleder hep, ne istediğini düşünmene değil, nasıl yapamayacağına dair bahaneler, engeller üretip seni mevcut alanında kalmaya, makuliyete çeker. O zaman sonuç; yine geçmişindekilerin tekrarı olacaktır.

Sadece düşünmek değil, ilk adımı atmak çok önemlidir.

Şimdi uzun zamandan beri çok yapmak istediğin bir şeyi önce sadece düşünmeye var mısın?
Sonra buna dair ufacık bir adım at desem ilk neyi yapmaktan başlardın?

Unutma ki; illa ki başarılı olmak, iyi olmak zorunda değilsin ama denemek, deneyimlemek zorundasın! Bu deneyler sana kendini tanımaya, ne istediğini bulmaya, yaşamında kendini var etmeye dair gerçekliğini sağlayacak olandır.

Nelere cesurca evet diyorsun?
Nerelerde kendine sınırlar, bariyerler koyuyor, nerede engellere takılıyorsun?
Hangi bahaneleri üretiyorsun?
Yolda nasıl kaynaklara odaklanıyorsun?
Denemeye adım atmaya dair içsel motivasyonunun, kendine inancın ne durumda?
Dışardan onaylanmaya ne kadar ihtiyaç duyuyorsun?

Tüm bunları fark etmen için düş kurman ve düşe adım atman gerekiyor. Düşleyip, deneyimlemelisin! Var olma amacın bu zaten; gerçek sen’i deneyimleyerek, kendini ve dünyayı keşfetmeye geldin buraya.

Sen’i, kim olduğunu ve geleceğinde kim olacağını da düşlerin belirleyecek!

O zaman sor kendine;

Sen kimsin ve ne istiyorsun?

Düşündüğüne adım atmazsan o sadece bir düşünce olarak kalır, keşkelere eklenir, oysa deneyimlemek çok önemli.

Bir kere, her yeni başlangıçlara doğru yola çıkarken, “en kötü ne olabilir ki” düşüncesi ile niyet koyma düşüne, en baştan en kötüsüne hazırlayıp, o sonucun kabulüne geçme, daha eyleme geçmeden, mücadele verip kendini adamadan inançsızlığa teslim olma, değiştir dilini, zihnini.

Eğer “deneyimlersem bu bana ne mucizeler getirebilir kim bilir” diyerek ya da “bundan ne öğrenebilirim acaba” düşüncesi ile inanç kalıbı oluştur ve hep böyle başla. Unutma; yaşam deneyimlenerek öğrenilir, düşünerek değil.

Sonuna dair daha en başında hissettiğin endişeli düşüncelerle bir düşe ulaşamazsın. Düşünceyle bilgiye ulaşabilirsin belki ama deneyimlenmemiş, pratikte yaşanmamış bilgi alışkanlığa dönemez, insana yük olur.

Peki, denedin şimdi sonra hemen sor kalbine, bedenine;

Bunu yapmak sana iyi geldi mi, ne hissettin, hayatında neyi değiştirdi?

Olmadı mı? Bu belki de senin düşün değildi, bir hevesti ama denedin ve keşfettin.

Başka bir şeyi denemeye ne dersin?

Kaybetmedin, aklında olanı yaşamın içinde keşfettin ve öğrendin! Toplamda kazandın, çünkü zihninde düşüncede bırakmayıp, her türlü yaşamda denedin!!

Önemli olan illa başarılı olman da değildi, yaratıcılığını fark etmen ve pratik etmen için sürekli düş kurmandı. Yaratıcılık daima ilhamı tetikler, yeter ki ilk adımı at. Kendini yetersiz hissettiğin anda yaratıcı eylemler seni an’a, şimdiye getirecektir. Ortaya çıkardığın her şey seni kendi merkezinde tutacaktır.

Bu yüzden hayatını sana ilham veren insanlarla çevrele, nasıl yaparsın ki diyen, sana engelleri gösterenlerle değil! Ne yapmak istersin diye seni yüreklendiren, üretmene destek ve katkı olan insanlarla ol.

En çok da doğanın mucize ve mükemmel akışını gözlemle, doğadan ilham al, ama bildik geçmiş tecrübelerinle değil, şimdide her şeyi ve herkesi yeniden keşfetmeye niyette olarak. Geçmiş tecrübelerin sana bugün için ön yargı oluşturacaktır, onları sadece deneyim olarak gör, denedim ama her performansım da aynı olmayacaktır diye düşünmeye çalış, pes etme. Oraya takılı kalırsan, hep bugüne kadar böyle oldu, yine kesin böyle olacak inancını yaratır. Oysa hayattaki her şey her an değişir, değişmelidir. Doğa hep mükemmel işleyişiyle akar gider; onu bozup kendi doğal akışından alı koyan, kendi isteklerine uydurmaya çalışırken düzeni değiştiren de yine insan ve zihnidir.

Zihnindeki kayıtlara çok aldanma, sen mükemmel işleyişe güvenip, teslim olurken, kalbinden tutkuyla geçirdiklerini yaşamda deneyime dökmeye niyette ol, isteme, düşle, gerisini kusursuz doğa gerçekleştirecektir ama bu senin istediğin zamanda olmayabilir, olması gerektiği zamanda olacağına teslim ol!

İnançla vazgeçmediğin, şüphe barındırmadığın, en ufak bir engelde vazgeçmediğin, sürekli imkansızlıklara odaklanmadığın, kendini adadığın şeyler senin düşündür, unutma! İlk fırsatta, ilk engelde vazgeçtiğin şey belkide sadece bir hevestir. Mümkünlüklerin odağında kalabilmek seni güçlendirir ve olumlu düşünmeye dair alışkanlık geliştirmeni sağlar. Kendinden şüphe edersen o artık düş değildir, keza taa en başından olamayacağına dair biriktirdiğin inançlarla düş kurulmaz.

Unutma; her gün yeniden başlıyor, umutla ve canlılıkla. İnsan da değişir hergün, doğrular da…Sen her gün yeniden bak etrafına ama en sonunda hep uyanmaya, uyanık kalmaya gönüllü ol.

Peki, başlayalım mı?

Sen en büyük düş’ünle kapana kısılmaya var mısın?

Kendin ve bütünün hayrına olan tüm düşlerinin yaşamda gerçekliğini bulacağı bir 2023 diliyorum.

Ama unutmayın yıllardan beklenen dileklerin, temennilerin, değişimin gerçekleştiricisi sadece kendimiz olabiliriz. Günler, aylar, yıllar devrilir ama gittiğimiz yıla kendimizi kim olarak götürdüğümüzdür önemli olan.

Sorumluluğu zamana atarak, beklentimizi yeni yıllardan yaparak maalesef düşlere ulaşamayız. Yılları suçlayarak, kendimizi şanssız ilan ederek, bu yılda olmadı diyerek kadere razı gelemeyiz. Dileklerimiz için kendimizden beklentilerimizi listeleyip, bunu gerçekleştirme cesareti ve eylem planı oluşturmalıyız ve en önemlisi yeni yıla kendimizi kim olarak götürmeye niyetliyiz, ne kadar karalıyız?

Düş’le ve Sağlıcakla

Aynur Görmüş