Dilimizin pervasız yanlarını ödünç alan
Panik atak ilişkiler kuruluyor burada
Telaffuz edilemeyen kelimeler cümle içinde kullanılıyor
uzun gecelerden geçerken uğranıyor özlemlere
Ve yok olup gidiyor vaatlerin bıraktığı külden izler
Biri bütün yasaları çiğniyor diyor durmadan konuşan yargılar
Biri bütün yasaları itinayla çiğniyor
Sabıkalı tüm geçmiş, geçmişse mutlak sabıkalıdır diyor
Gelmişse şüpheli,
her şey mişli ve mişten burada
Bu yüzden hayli kirli
en ucuz düş verenin kazandığı ihaleler kuruluyor burada
hangarda biriktirmeye kimin yükü varsa sırtlanıp getiriyor
an geliyor Her şarkı bir hasar tespiti
An geliyor
Biri tüm öpücüklerini bağışlıyor
İşte o zaman işler sahiden karışıyor
Herkesin başka göründüğü
Tanıtım kataloglarından seçtiğimiz sevdalar birikiyor burada
Başka yöne yola çıkıp başka yönde yolu bitirdiğimiz
Tüm işaretlerin yeşil çıktığına inandığımız an
olsa olsa içimize paralı otoban
Bekleme istasyonlarının karanlığındaki sesimiz
Kestirmesini arıyor aslında kendinin
Herkes herkesi arıyor ya da
İyi niyetli olmak hala ibadet sayılıyor burada
çok eski bir plağın takılı kaldığı yer
İşte o çözünme yeri
Tüm geçmişi uyandırır
O suskun çıngırak azıcık sallansa
Oysa tüm ayıklığını alıyor batık yerlerimizin
büyümüş cüsselerimize göre kurduğumuz denge
at kılı fırçalarla
Fırçaladığımız gövdemizin inişli çıkışlı yerlerinin
Isıttığı koltuklardan kalkıp gideceğiz şimdi
Sonra gidip
Kahveli içeceğimize yanlış yazılan adı bulacağız
Kimler kimlere yanlış yazıldı ifşalayalım burada
göçebeyiz yakın gözlüğümüz var
Siz yerlisiniz daha burada
Halden alınma
kemikleşen deniz kabukları
Saklıyor kimliğini kıyıya ilk vurduğum günün
Lekesi çıkmamış rengi sararmış
Sürtünüp olmayacak yerlerimden hızını almış gibi
Çarpıyor suretlerim kıyılarıma
Havanın şimşek hali havanın göz yaşı hali başımın ağrılı hali
Gözümün karanlık hali
Adımın güllü hali
Köyde güllü, şehirde gül evde anneeee olma hali
Bir martta doğmuş bir martının adım bahar olsun deme hali
Atılanlara eskiyenlere gönül bağı
Kimilerine göre gözünün hala çöpte olma hali
Tozu alınmamış raflarda duran kitaplara ev akarı,
Kuru bir ele terli bir el gibi kalma hali
derisini döken her şey
Bu evde biraz da hapşırık biraz alerjik rinit
Bir şeyin şekilce uzmanı olmaktır
Herkesin kulak burun boğaz doktoru olma, kalpten anlamama hali
Çatlak bir kabukla yaşıyorsam bu benim
Yeryüzüne sığamayan
uçucu ruhumun
Yerçekimi kanunsuzluktur deme hali
başımın ağrılı yerlerinde
yüksek rakımlı şarkıların gezindiği
sözlerin anlaşılmaz
gürültüler çıkardığı inlemeli hali
Gecenin karanlık suyun bulanık kuyunun derin
Tüm kötü anıların boğazdan batarak geçtiği
İntihar hali
Büyük caddelerden geçip kaybolmadan
Herkesin birbirine patika olduğu yerlerde
kalbe kalp bırakma hali
herkesin birbirine yokuş, el bayırı olduğu
içimizin el oyması
çıkmaz sokak hali
kayıt dışı yanlarımızı
derin daha derin kuyularda arama
göz çukurlarımız daha kuru daha derin olma hali
pek bir zavallı görünür gün gün onca kalabalık arasında
sesime ses arama hali
Gülhan Meriç
1975 yılı Düzce doğumludur. Anadolu üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Uluslar Arası İlişkiler bölümü mezunudur. Uzun yıllar Bölgesel...
1978 yılında Niğde’de memur bir aile...
“Aynur Görmüş” Kimdir? 17 Şubat...
2005 yılında Günlerden Bir Gün romanı ile ede...
İstanbul’da doğdum, Pertevn...
1976 yılında İstanbul’da doğdu. Y...
1975 yılı Düzce doğumludur. Anadolu üniver...
1974 yılında doğdu. Amasya Merzifonludur....
1986 yılı Bulgaristan doğumlu olan İbrahim Ko...
Almanya’da doğdum. İlköğretim 1. sınıfı...
İlkim öz, Ankara doğumlu olup Hacettepe ünive...
...
1974 yılında Denizli’de doğdu. İstanbul...
Orçun Oğlakcıoğlu 1974 yılında Denizli’...
1989 yılında İstanbul Lisesi'nden, 1993'te...