Burak Ketenci derKi
Sayanora
Hasır kutunun cebinden çıkardığı beyaz eldivenleri giydi usul usul. Tek tek yerleştirdi parmaklarını. İki elinin parmaklarını göbeğinin üstünde birleştirerek geriye doğru esnetti hafifçe. Keyif aldığı her halinden belliydi. Ama yüzü gülmüyordu.
Daha önceden kapağını açmış olduğu hasır kutuya yöneldi tekrar. Ne istediğini biliyordu. Hiç tereddüt etmeden atıldı… Eliyle koymuş gibi buldu aradığını. Yumuşakça tuttu çıkardı kabından. Burnunu değdirmeden kokladı. Aldığı koku huzur vermiş olmalı ki, asık suratı biraz olsun yumuşadı. Eldivenle tutuyor olmasına rağmen zarar vermekten korkuyor ve çok yavaş hareket ediyordu. Her anın tadını çıkarıyor gibi görünüyordu.
Belli belirsiz üfledi, üzerindeki tozları temizlemek için. Yeterli gelmedi yaşlı nefesi. Bir daha, bir daha üfledi… Elinin tersiyle itti, çıkan tozları. Dudaklarını dokundurmadan tekrar, tekrar üfledi. Üflemelerin arasında öksürük molası veriyordu. 3-4 dakika içinde üzerinde hiç toz kalmamıştı. Tertemizdi artık, 1930’da doğduğu gibi… 1959’da olduğu gibi… 2012’de öldüğü gibi…
Dikkatlice yerleştirdi yerine. Tüm ayarlarını ustalıkla yaptı. Kendine güveni ve tecrübesi görülmeye değerdi. Kullanmaya hazır olduğunu düşündü. Gözünü onun üstünden ayırmadan iki adım geriye çekildi. Omuzlarından pantolonuna inen gergin askıları sıkıca kavradı. Derin bir nefes aldı. ‘‘Tamam bu iş’’ der gibi önüne doğru birkaç kez salladı başını. Eldivenlerini çıkarttı. Dikiş izlerinden katlayarak hasır kutudaki cebe koydu.
Tüm düzeneğin ayarlarını göz ucuyla kontrol ederken bir eliyle de uzun beyaz sakallarını okşuyordu. Sorun görünmüyordu. Yaşından beklenmeyecek kıvraklıktaki bir bilek hareketiyle çevirmeye başladı düzeneği. Uygun zamanı kolluyordu gözleriyle. Birkaç tur döndükten sonra, diğer elinde tutmakta olduğu iğneyi bırakıverdi.
Plak, usul usul dönerken çıkan cızırtıların arasında Ayten’in sesi parıldıyordu. Yaşlı adam, cızırtının plaktan mı yoksa yağan yağmurdan mı geldiğine emin olamamıştı. Zaten kulakları da eskisi gibi keskin değildi. Dışarısı karanlık ve soğuktu. Yaşlı bedeni gramofonun yanında dursa da, aklı 1950’lerin sonuna gitmişti bile. Yine asılmıştı suratı. Nasıl asılmasın ki! O, Ayten’i çok sevmişti. Ayten, İlham’ı…
Burak Ketenci
11 Haziran 2017 / İstanbul
1976 yılında İstanbul’da doğdu. Yazı yazar, yazar değil; şiir yazar ama şair değildir. Şiir ve yazıları; derKi, Merdiven Altı, Lemur, Nett...
1978 yılında Niğde’de memur bir aile...
“Aynur Görmüş” Kimdir? 17 Şubat...
2005 yılında Günlerden Bir Gün romanı ile ede...
İstanbul’da doğdum, Pertevn...
1976 yılında İstanbul’da doğdu. Y...
1975 yılı Düzce doğumludur. Anadolu üniver...
1974 yılında doğdu. Amasya Merzifonludur....
1986 yılı Bulgaristan doğumlu olan İbrahim Ko...
Almanya’da doğdum. İlköğretim 1. sınıfı...
İlkim öz, Ankara doğumlu olup Hacettepe ünive...
...
1974 yılında Denizli’de doğdu. İstanbul...
Orçun Oğlakcıoğlu 1974 yılında Denizli’...
1989 yılında İstanbul Lisesi'nden, 1993'te...