“Mutluluk daima kalbin kararıdır”
Çoğumuz görmüştür “İkigai” kitabını veya belki de bunun yaşama uyarlama yöntemleri ile ilgili birkaç satırı okumuşsunuzdur.
İkigai Japonların Uzun ve Mutlu Yaşam Sırrı'ını incelediği bir felsefe aslında, bir varoluş sebebi.
Her insanın İkigai ‘sı da farklıdır. Kimi bilir bunu, bazı insanlar üzerinde bile durmaz, kimileri ise keşfetmeye çalışır.
İki; hayat demektir, gai; ise hedef, amaç demektir. Yani bir hedefe amaca zorlama olmadan, içten bir şekilde bağlılık hissetme duygusu demektir. Hani her sabah yataktan kalkmamıza sebep olan, bizi hedefimize odaklayan, neden hayatta olduğumuzu bize sorgulatan o duygu.
Yaşadığımız hayatlara bir anlam katmaya ihtiyacımız vardır; hepimizin farklı da olsa bir misyonumuz veya çevremiz, toplumumuz, işimiz, ailemiz için faydalı olacağını hissettiren bir amacımız vardır.
Şimdi kendinize sorun; Varoluş sebebiniz, sizi her sabah yataktan kalkmaya iten o gücün adı nedir? Elbette herkes sağlıklı ve mutlu yaşamak diyecektir ilk başta. Belki de iyi bir ebeveyn olmak, işinde yükselmek, çok tatil yapabilmek, para kazanmak…
Kitabını okurken, kendi hayat amacımı ararken kendime notlar almıştım.
gibi bir sürü madde yazmışım.
Çünkü hayat amacımız elbette tek olamaz gibi geliyor bana, hepsiyle içe içe yaşamak da mümkün bütün bunların. Her şeyi bir arada yapmak ve daha çok kaosa girmekten bahsetmiyor elbette bu felsefe. İnsanın daha çok kendine odaklı bir bir yaşam akışı oluşturmasından, sadeliğin temel yaşam kavramı olmasından söz ediyor.
Bunların farkındayız belki ama bir türlü hayata geçiremiyoruz. Kimi zamansızlıktan, kimi ihtiyaç sandığımız bağımlılıklarımızdan, kimi de farklı koşullardan.. Hep bir endişe ile yaşıyoruz, bütün hayatımızı stres yönetiyor. Stressiz bir hayat mümkün değil elbet ama hayatımızın yöneticisi biz olabilirsek, stresi yok etmeyi değil stresle beraber yaşamayı öğrenebiliriz. Şu anın, içinde olduğumuz zamanın tadını çıkarabilsek oysa yarını yarın geldiğinde düşünsek, bu bile endişeyi ve stresi biraz azaltmayı başarır diye düşünüyorum.
Vazgeçmek, terk etmek çok kolay değil alışkanlıkları. Biraz sabır gerektiriyor, içine biraz irade katmalı, sonra da disiplinle mümkün görünüyor ve işte yeni alışkanlıklar. Önemli olan yaptığınız her ne ise onu isteyerek tutkuyla yapabilmekte.
Her şey mükemmel olmak zorunda değil. Hiçbirimizin olmadığı gibi hayat da kusurludur. Önemli olan bizim olaylar karşısındaki tutumlarımızdır.
Japonlara göre güzellik mükemmellikte değil kusurlu ve eksik şeylerdedir. “Bu yüzden Japonlar kusurlu ya da kırık bir çay fincanına büyük değer verirlermiş çünkü gerçek dünyaya benzeyen sadece onlardır. “ diye düşünürler.
Bu mükemmeliyetçi bakış açısına bir karşı duruş değildir, hayatı olduğu gibi kabul eden, tüm kusurları ile tüm mucizeleri ile karşılayan bir duruş sergileme biçimidir. Modern ve teknoloji çağındaki bu hızlı değişen, karmaşık yaşam modeline karşı hepimizin felsefi ve yalın bir yaşam inşa etmesi artık bir zorunluluk oldu sanırım.
“Mutluluk sonuçta değil, süreçtedir” ve “Mutluluk her zaman bir seçimdir.”
Kusurlu ama mucizelerle dolu hayatlarımızın içinde kendi hayat amacımızı bulabilmemiz için belki de kendimize soru sormaktan başlayabiliriz. Ne dersiniz?
Kitaptan aldığım bazı notlar üzerine ve aşağıdaki birkaç soruyu düşünmenizi isterim.
O zaman sende kendi “hayatının anlamını” soru sorup, önceliklerini sıralamaya ne dersin?
Her zaman yapacak bir şeyleriniz, ,paylaşacak ve sevecek insanlarınız ve umut edecek beklentileriniz olmalıdır.
Sağlıcakla