Yalnızlık Senfonisi
Kafasını yukarı kaldırdı. İyice yukarı… Boş, kasvetli sokakları aydınlatan sokak lambasına baktı. Soluk, sarı ışığa. Işıktan süzülen yağmur damlaları soğuk zemine intihar edercesine hızlı hızlı çarpıyordu. Yoluna devam etti. Su birikintilerine basmaktan ne kadar kaçınsa da şehrin bozuk yollarında bunu başarması neredeyse imkansızdı. Ağır adımlarla evine yürümeye devam ederken Mürvet Hanım’ı gördü. On yılı aşkın süredir hemen hemen aynı saatlerde kedileri beslemek için sokağın başına çıkardı. İlk yıllarda bunu kocasıyla yapardı. Sonra Rauf Bey hakkın rahmetine kavuşunca beslemekten yine de vazgeçmedi. Kocasının hatıralarını da yanına alarak her akşam aynı saatlerde, titreyen ellerine aldırış etmeden ömrü yettiğince beslemeye devam edecekti.
İşte köşe başının diğer tarafında neredeyse Cumhuriyet’le eşit yaşta sayılan Neşeli Günler Bakkaliyesi. Üçüncü kuşaktan Fuat Bey’in işlettiği, içerisi bakliyat, rutubet, birazcık naftalin, biraz baharat ve de şifalı otların kokularının harmanlandığı o ketum yer. Nice sırlara ev sahipliği yapmış taş bina. Arada yerel gazetelerden, televizyonlardan röportaj yapmaya gelinen tarihi bina. Fuat Bey’in dedesi soyadı kanunuyla almış olduğu Çalışkan soyadını bakkalın girişine tahtadan yapılma bir tabelaya Çalışkan Bakkal olarak yazdırmış. Uzun yıllar bu şekilde işletilen bakkal Fuat Bey’in oğlunun hasta bir şekilde doğmasıyla geçen yedi yıllık sancılı hastane sürecinin ardından sağlığına kavuşan oğluna ithafen, bundan sonra geçecek günlerinin neşe içerisinde olmasını dileyerek Neşeli Günler Bakkaliyesi adı altında yeni bir tabela –eskisini bakkalın içerisinde saklamaktaydı- yaptırmıştı. Dedesinden kalan bir gelenek olarak çocuklu ailelere aldıklarının yanında mutlaka ufak bir çikolatayı torbalarının içine bunlar da müessesemizden diyerek sallayıverirdi. Bakkalın yan evinde kadim komşu eski öğretmen muhacir Afife Hanım doksan yaşına merdiven dayamasına rağmen boynundan neredeyse hiç çıkarmadığı inci gerdanlığı ve küpeleriyle çok zarif görünüyordu. On sekiz yıl önce eşini kalp krizinden kaybetmesinden sonra hafiften kafayı oynatmıştı. Şimdi olduğu gibi saksılarda yetiştirdiği çiçeklerinin arkasında kocasına sürekli mektuplar yazardı. Bazılarını postaya verir bazılarını da uçak yapıp balkonundan aşağıya atardı. Çok hoş, naif cümlelerle ilmek ilmek dokunmuş gibiydi mektupları. Saf, temiz aşkın son bekçilerinden muhacir Afife Hanım’ın mektubunun paragraflarının birinde şöyle yazıyordu: “Ruhum, canım eşim. İki gözümün nuru. Biricik sevdiğim. Gittiğin yerde sensiz nefes aldığımı düşünme sakın. Nefes alamıyorum. İnancım olmasa bir dakika durmam, el ele tutuştuğumuz şu balkondan salıveririm kendimi aşağıya. Ama olmaz. O zaman cennette kavuşamayız.”
Yağmur şiddetini iyice arttırdı. Sokaktaki tek tük insanlar hazırlıksız yakalanmışçasına kimisi elindeki gazete ile başına korumaya, kimisi montunu başına çekerek, kimisi de hiçbir şey yapmadan adımlarını hızlandırarak gidecekleri yere daha fazla ıslanmadan varma derdindeydiler. Evine gelmek üzereydi ki Somalili Ahmet önünü kesti. Cılız sesiyle “Babamı yolda gelirken gördün mü?” diye sordu. Görmediğini söyledi. Somalili Ahmet, siyahi çocuk. Gazeteci bir adamın Somali’de haber peşinde koşarken açlıktan bitap düşmüş bir halde bulduğu yetim çocuk. Uzun süren bürokratik işlemler sonucunda evlatlık edindiği karnı tok çocuk. Yağmura aldırmadan babasının gelmesini bekleyen vefalı çocuk.
Rugan ayakkabılarının burnu ıslanmış, paçaları su lekeleri olmuş şekilde demir kapıyı anahtarıyla açtı. Saçlarından dökülen su damlacıkları yüzüne vuruyordu. Evine girdi. Bir günü daha kalabalıkların arasında yalnızlık senfonisinin orkestra şefi gibi geçip gitti.
1986 yılı Bulgaristan doğumlu olan İbrahim Korkmaz, Bulgar hükümeti tarafından asimile edilmek istenen ailenin iki çocuğundan ilkidir. Türk halkına ya...
1978 yılında Niğde’de memur bir aile...
“Aynur Görmüş” Kimdir? 17 Şubat...
2005 yılında Günlerden Bir Gün romanı ile ede...
İstanbul’da doğdum, Pertevn...
1976 yılında İstanbul’da doğdu. Y...
1975 yılı Düzce doğumludur. Anadolu üniver...
1974 yılında doğdu. Amasya Merzifonludur....
1986 yılı Bulgaristan doğumlu olan İbrahim Ko...
Almanya’da doğdum. İlköğretim 1. sınıfı...
İlkim öz, Ankara doğumlu olup Hacettepe ünive...
...
1974 yılında Denizli’de doğdu. İstanbul...
Orçun Oğlakcıoğlu 1974 yılında Denizli’...
1989 yılında İstanbul Lisesi'nden, 1993'te...