"Akşam haberlerde seni gördük" diyordu gelen geçen Rasim abiye." Bak oturma burda diyordu" büfeci Vedat. "Gene yiyeceksin cezayı" Rasim abi inatla "ödemem kardeşim ödemem" diyordu gelene geçene. İşe giderken simit almaya uğradımıştım bu sözleri işittiğimde. Bir laf atayım dedim güzel bir hikaye çıktı bu laflamadan.
"Rasim abi akşam neler olmuş" dedim Beni severdi. "Sorma kızım sorma gel sen onlara bakma işin aslını ben diyeyim" sana dedi. Yanındaki banka oturdum, tabi sosyal mesafeli.
"Dün gene burda aha böyle oturuyordum" dedi." Tıpkı senle ben gibi" Yasak değil ya açık havada şöyle bir güneşlenip kemikleri kıkırdatacağız. Bir kızcağız geldi oturdu sen yaşlarda. Başımla onaylıyordum her dediğini. Merakla da dinliyordum. " Köşede büfenin önünde polisler var. kameralar falanda gelmiş, dedim ne oluyor var bir olay. Baktım gelen geçen maskesize ceza yazıyorlar. Tam kalkmak üzereydim seyre durdum iş ya bendeki de tek gördüğüm kabahatim de budur ha. Çöküverdim gene yerime. Kız da bir ayaklandı bir oturdu. Şaka da deyiverdik avlandı enayiler diye. Derken polisler öbür yana doğru geçip gözden kayboldu. Kızcağız da tam o sırada maskeyi indirip bir sigara yaktı. Ne olduysa ondan sonra oldu. Polisler parka daldı. En başta oturanlar da biziz. Kamera, seyirlikçiler hepsi yanımızda bitiverdi. "Ah ah dedim gördük haberlerde"
Polisler kızın başına dikildi kimlik sordu, basacaklar cezayı, kız direndi. "Açık alanda sigara da mı içemeyeceğiz" diye. Kız direndi, onlar diretti. Kameraman çekip duruyor. Onlar olmayaydı çoktan gireceğim işin içine de susuyorum . Kız direndi ama ne işe yarar cezayı yedi. Ben de tam o sırada tutamadım işte çenemi.
"Bir sigara içmiş çok mu? Yakaladığınıza ceza yazıyorsunuz , öte yandakiler içiyor" dedim. Neden dersin be adam. İş döndü bana. "Sen de çıkar kimliği" dediler. Maskem ağzımda ama sosyal mesafeye dikkat etmemişim. Sosyal mesafe falan bahane. İşimize ne karşıyorsun cezasıydı o. "Ah doğru söylüyorsun Rasim abi" dedim. İşlerine karışmamalıydın.
"Benim çenem kızım" dedi. "Ben ne çektim bu çenemden . Kimsenin işine karışmasam zengin bir adamdım şimdiye. Sülaleyi karıştırmışlığım var bu çenemle. Var mı beş dakikan daha bak sana anlatayım" dedi.
işyerinin servisi ortalarda yoktu. "Anlat servis gelene kadar"
Geçmiş zaman olur ki şu şehrin girişindeki hastanenin yanındaki arsalar bizimdi. O zaman tarlalık tabi oralar. Çorak, ekin de ekilmiyor. Amcamlarla hisseli araziler. 7-8 yaşlarındayım. Bir gün babamla çarşıda dolaşırken belediyedeki bir tanıdığını gördük. Ben de pastanenin renkli vitrinine dalmışım bakıyorum, babam beni kulak vermez sanırmış ama kulağım onlarda. Fısır fısır konuşurlar dediler ki bizim arsaların başına talih kuşu konmuş, yanındaki devlet arazisine hastane yapılacakmış. İmar, para, pul karıştırdılar bir şeyler. Aman kimseler duymasınmış. Hastane lafını duyunca atıldım babamın koluna "Reis'in ayağını da gösterir miyiz doktora ?" Araba ezmişti köpeğimiz Reis'in ayağını. Yarasını sarardık anamla, hayvan acıya dayanamaz sargıyı çözer, kanatır dururdu ayağını . Babam "Baytar uzak kasabada. bugün varırız yarın varırız" deyip oyalardı beni. İş para gitmesin, cimri adamdı rahmetli.
Babam elimi yapıştığım bacağından çekip "Yok oğlum yok dedi orda hayvanlara bakmazlar" Hiç hastane görmemiştim ama doktor biliyordum, beyaz önlüklü doktorlar. "Niçin bakmazlar ? diyorum, Niçin bakmazlar? ama dinlemiyor, cevap vermiyorlar.
Neyse o gün öyle geçip gitti döndük köye. Haftası geçmeden babam ahırdaki ineklerimizi satıp parayı denklemiş. İki amcamı çağırmış demiş arsalar çorak , ıslahı zor, imar ne geldi ne gelecek, verin bana tapuyu, sıkışıklığınız geçsin ben de hazır param varken alayım malınızı .
Amcamlar razı gelmiş, iş oldu olacak. Bizim evin önünde konuşuyorlardı gene bir gün. Dün gibi hatırımda. Yediğim dayaktan olacak.
Amcam dedi "Tapuya vardım, bizim arazinin vergilerini falan çıkardım, parayı ödedik mi satış işi için hiç manimiz kalmadı." Biz de amcamın oğluyla yanlarında oynardık.. Reis geliverdi avluya, tam düzeldiydi o hafta ayağı, gene kanatmış . Amcam vicdanlı adamdı . Dedi ki "Bu köpeğin hali ne abi, neden götürmedin baytara?" Babam uzaktır vakit yok şu bu derken ben atıldım hemen "Amca dedim bizim tarlanın yanına hastane yapılacak ya sen doktorlara söylesen bakmazlar mı he amca? " Amcam şaştı kaldı. Babam çıkıştı hemen "Sen hele bir sus büyüklerin lafına karışma!" dedi tuttu kolumdan attı beni öteye. Amcam babama döndü "Bu çocuk ne diyor abi" dedi. Babam çocuktur yok şu yok bu dedi ama nafile. Amcam "Çocuktan al haberi" diyor başka bir şey demiyor. "Bu işin aslını öğrenmeden bana dur durak yok" dedi ve gitti. Ne dayak yedim o gün. Bu polislerin verdiği ceza ne ki.
Şaşkınlıkla dinliyordum. "Ah be Rasim abi kardeşleri birbirine düşman etmişsin dedim, yalnız baban da neyse bana düşmez rahmetli adam"
"Ya ya babam , amcamlar o günden sonra konuşmaz oldular birbirleriyle. İşin doğrusu duyuldu tabi. Bizim de huzurumuz kaçtı köyde. arsalar da o gün o husumetle yok parasına gitti. Benim bu çenem yüzünden anlayacağın kızım, kardeşler birbirine dargın gitti öbür tarafa.
"Ah be Rasim abi" dedim. Servis de geldi o sırada. Arabaya doğru giderken o da evine doğru yolu almıştı. Aklıma düştü.
"Reis'e ne oldu Rasim abi!" diye bağırdım duymadı.