Kadınlar el ele vermişti. Gözlerinde hüzne dair hiçbir ibare yoktu.
Cesur, özgür, hayata akan kadınlar birlikte yürüyordu. Onların olanı almak, normali yaşamak için üzen, korkutan, değersizleştiren mücadeleler vermeye gerek duymuyorlardı.
İnsandı aslolan, vicdandı, eşitlikti var olan, adaletti.
Hepsi bir bir toplanmaya başladı o yolun başında. Biri tenine dokundu. İpek gibi pürüzsüz, sağlıklı, bütün bir bedendi hissettiği. Sevgi kisvesi altında kollarına ve bacaklarına kurşun yağdıran psikopat yoktu karşısında. Dokunamıyor, ona zarar veremiyordu. Kollarım dedi, burada. Bacaklarım benimle. Tamım, her şeyimle buradayım.
Sırtındaki kamburu fırlattı attı bir diğeri. Töre mi dedi, Hangi hayat, hangi utanç için yüklediniz ki bunu benim sırtıma. Siz mi toplanmış karar vereceksiniz benim dünyam, geleceğim, hayatım için. Tecavüze uğrayan benim duyuyor musunuz, iyi hal mi, İyi haliniz batsın.
Biri çıplak ayakları, uçuşan etekleri, savrulan saçlarıyla koşuyor, derin bir nefes alıyordu. Kurtuldum diyordu. O minibüs durmuş, o kapıdan çıkmış, o sokağa sapmış ve o zili çalmıştı. Annesi karşılamıştı mutfakta. Bak demişti meleğim, can suyum, senin için bu yemekler. Haydi, geç odana dinlen. Uzanmıştı yatağına, en sevdiği müziği açmış ve hayal etmişti İstanbul… Bekle beni, ben de senin denizinin kıyısında yürüyeceğim, o okulun merdivenlerini tırmanacağım.
Koşarak geldi biri gözleri çakmak çakmak. Ben, dedi, durdu. Üzerinde toplanan gözleri, o gücü, birliği, dayanışmayı iliklerine kadar hissetti. Sesi daha gür çıktı. Evet ben.. Dedi. Kaç yıl sustuğumu saymayacağım artık. İşin aslı böyle değilmiş. Babalar böyle sevmezmiş çocuklarını ve çocuklar da annelerinin kuması olmazmış. Annemin gözlerine baktım dedi. Beni gördü, bana dokundu sarıp sarmaladı beni ve yanındayım dedi, güçlüyüz biz dedi. Yanlışa doğru demeyeceğiz artık. Hep yanındayım.
Bugün ailemle konuştum diye ortaya çıktı bir köşede suspus duran kız çocuğu. Evet dedim, okumak istiyorum. Beşi de erkek olan kardeşlerime rağmen okumak istiyorum. Bilim insanı deniyormuş baba artık. Kadını erkeği yokmuş bunun. Babam kucakladı beni diyordu, annem öptü. Okula gideceksin tabii ki, biz anladık artık. Bundan sonra ne gerekiyorsa o. Senin yanındayız hep.
Yanına valiziyle gelmişti bir diğeri. Başından beri dinliyor, gülümsüyor, başıyla onaylıyordu. Biz dedi renkleri seviyoruz. Bakın bunları sizin için getirdim. İçinden tüller, şifonlar, satenler fışkırıyordu valizin.
Yüzünüz, saçınız, başınız saklanmak zorunda değil. Giz değil bu, suç değil. Örümcek ağlarıyla sarmalanmış zihniyetlerin esiri değilsiniz artık. Erkeğe rağmen var olmak diye bir bahis yok. Var olmak, yaşamak, topluma katılmak, kendi kararlarıyla, kendi istek ve seçimleriyle kendine karşı sorumluluğu ve saygısı olan kadınlar var. Eteğinin boyu, elbisesinin askısı, dudağının boyası… Yok, böyle meseleler. Konusu dahi edilmeyecek.
Hepsi birbirine baktı. Bu gerçek olabilir miydi? Gerçekliğini sorgulamak tuhaftı aslında. Kendi doğalında, akışında, bu hep böyle süregelmeliydi, insan olmak bunu gerektirirdi.
Böyle olmalıydı.
Durun dedi kucağında bebeği olan. Kadınlar çevresini sardı bu küçük kız çocuğunun. Ama bu… Dediler bu oyuncak bir bebek değil. Bu gerçek ve sen daha kendin küçük bir… Sustular..
Büyümek çok uzaklarda dedi küçük kız çocuğu, belki birlikte büyürüz. Gözlerine baktı hepsinin tek tek, başı öylesine dik, gözleri öylesine kararlıydı ki, acıyı azaltan, sevgiyi çoğaltan bir bakıştı bu. Neden sustunuz ki, dedi gülümseyerek. Biz susmamak için buradayız. Konuşmak, ses vermek, kararlı olduğumuzu göstermek, eyleme geçmek, yürümek, yol almak için buradayız.
Bir ses yükseldi yakınlardan, önce belli belirsiz, sonra yavaş yavaş netleşen, içlerine işleyen, yollarını aydınlatan, iyi gelen güzel bir melodi yankılanmaya başladı. Bu bir şarkı.
Dans dediler hep birlikte. Ne duruyorsunuz haydi dans edelim. Peki ya şarkı? Şarkı söylemeden elbette olmazdı.
Kadınlar dans etmeye, kadınlar şarkı söylemeye başladı.
Kadınlar okumaya, anlamaya, konuşmaya…
Kadınlar yollarındaki engelleri, baskıları, zulmü, haksızlığı bertaraf ederek yürümeye, yol almaya başladı. Çünkü KADINLAR
Dans edebilmeli
Şarkı söyleyebilmeliydi.
Beden ve ruhla birlikte tam ve bir olarak yaşayabilmeliydi.
Yaşayabilmeli…